Çocuklarımız çete değil, takım kurmalı!
Okul zili çalıyor. Çocuklarımız sınıfa girerken defterini, kitabını taşıyor. Ama bazılarının sırt çantasından bıçak, kimisinin cebinden ruhsatsız tabanca çıkıyor. Sokaklarda, park köşelerinde, okul önlerinde 13–17 yaş arası gençler artık gevşek örgütlenmeler halinde görünüyor.
Bu yalnızca yerel bir kavga değil; Türkiye’nin dört bir yanında büyüyen, mikro örneklerden ulusal modele dönüşen bir olgu.
“Yeni nesil çete” demek havalı geliyor olabilir. Ama bu kavram gençlere yanlış bir itibar pazarlıyor. Mafyamsı bir marka oluşturmak yerine çıplak gerçekleri konuşmalıyız: Şiddet, yoksulluk ve çaresizlik.
Mikro Çetelerden Ulusal Soruna
TÜİK verilerine göre 2024 yılında suça sürüklenen çocukların sayısı 200 bini geçti. En sık işlenen suç artık yaralama (%40). Yani kavga, şiddet, bıçaklı saldırı öne çıkıyor.
Hırsızlığın payı gerilerken, uyuşturucu dosyaları iki kat artmış durumda. Bu tablo bize şunu söylüyor: Çocuk suçlarında ağırlık merkezi değişiyor.
Sokaktaki kavgalar artık yumrukla bitmiyor. Cebindeki bıçak, her tartışmayı cinayet riskine çeviriyor.
Nedenleri Derinlerde
Ekonomik Basınç: 15–17 yaş grubunun dörtte biri işgücünde. Uzun vardiya, düşük ücret, okuldan kopuş… Çocuk aidiyetini çetede buluyor.
Okul İklimi ve Terkler: Bugün okuldan kopuşların 1. nedeni, öğretmen ve yönetimlerin tavrı. Dersleri zayıf, devamsızlığı yüksek öğrenciye “uğraşma, açık liseye yazıl” deniliyor. Aile yönlendiriliyor, imza atılıyor; sonra çocuk enerjisi tavan halde sokakla baş başa kalıyor. En çok da sosyal ve ekonomik dezavantajlı ailelerin çocukları bu şekilde savruluyor.
Uyuşturucu: Metamfetamin ve benzeri maddeler kolay erişilir hale geldi. Çeteleşmenin yakıtı bu.
Erkeklik Kodları: “Bize yan baktı, laf attı.” Onur, şiddetle korunuyor sanılıyor.
Göç ve Kentleşme: Hızla büyüyen kentler ve ilçelerde farklı kültürler bir arada amaMer ortak yaşam kodları zayıf.
Okul, çocuğun son kalesidir. Kaleden atınca sokak zaten hazır bekliyor.
Gençlik Merkezleri: Varlar Ama Etkisiz
Gençlik merkezleri kuruldu, evet. Ama çoğu yerde sadece bina ve tabela var. Ücretsiz, sürdürülebilir, nitelikli etkinlikler yetersiz. Takım yok, aidiyet yok.
Üstelik merkezlerde çoğunlukla tecrübesiz gençler çalışıyor. İyi niyetli olabilirler ama sorunlu bölgelerde bu yeterli değil. Sokaktan gelen bir gencin karşısına çıkacak kişi, kriz yönetimi bilen, psikososyal destek eğitimi almış, “abi/abla” figürü olmalı.
Avrupa örnekleri bunu kanıtlıyor. Londra’da şiddet bölgelerinde mentorlar, uzun yıllar tecrübeli sosyal hizmet uzmanlarıydı.
Gençlik merkezleri doğru işletilirse çetelerin panzehiri olur; bugünkü haliyle ise sadece tabela.
Medya ve Kurumların Sessizliği
Bugün bu mesele çoğu zaman gazetelerin üçüncü sayfasında, “evladı bıçaklanan annenin feryadı” başlığıyla veriliyor. Haber bir gün gündemde kalıyor, sonra kayboluyor.
Oysa bu sadece bireysel trajedi değil; ülke çapında çığ gibi büyüyen bir sosyal yangın.
Şimdiye kadar medyada ya da kurumların açıklamalarında bu konunun özel olarak masaya yatırıldığı, planlama ya da proje geliştirildiği görülmedi. Yetkililer ne zaman farkına varacak bilinmez. Ama artık bu cinayetleri “münferit” diye tanımlayamayız.
Sorun bağıra bağıra geliyor.
Dünya da Bu Sorunla Boğuşuyor
Bu mesele sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın problemi.
Latin Amerika’da birçok ülke, çocuk çetelerini kaderine bıraktı. Eğitimden kopmuş gençler kartellerin silahlı gücü haline geldi; toplum ağır bedel ödüyor.
ABD’de genç çeteleri büyük şehirlerin en yakıcı sorunlarından biri. Ancak okul sonrası spor programları, burslar ve mahalle temelli sosyal hizmetler bu sorunun önünü kısmen kesebiliyor.
İngiltere “bıçaklı suç” sorununu yıllarca görmezden geldi, sonunda sert yasalar ve gençlik destek programlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı.
İskandinav ülkeleri erken çocukluk eğitimi, aile desteği ve gençlik katılım projeleriyle çeteleşmenin daha başlamadan önüne geçmeye çalışıyor.
Gelişmemiş ülkeler susuyor, gelişmiş olanlar önlem alıyor. Çünkü farkındalar: Bu sorun sadece bugünü değil, toplumsal geleceği yok ediyor.
Durum Çözümsüz değil, mali bir yükü de yok sadece elimizdekileri doğru kullanacağız;
Okul Kapısında Caydırıcılık: Polis, rehber öğretmen ve belediye gençlik birimleri birlikte risk gruplarını takip etmeli.
“Bıçaksız Okul” Normu: Kesici alet taşımanın sonuçları net anlatılmalı, caydırıcı uygulamalarla desteklenmeli.
Dijital Barış Mekanizması: Sosyal medyada başlayan gerilimlere 24 saat içinde arabuluculuk sistemi kurulmalı.
Gençlik Merkezlerinde Profesyonel Kadro: Psikolog, sosyolog, kriz yönetimi bilen eğitmenler görevlendirilmeli.
Takım ve Aidiyet Üretmek: Futbol, basketbol, tiyatro, müzik ekipleriyle gençler “biz” duygusunu çetede değil sahada bulmalı.
Çalışan Çocuklara Güvenlik Ağı: Çırak ve meslek lisesi öğrencileri için sosyal hizmet uzmanı ve güvenli alan desteği.
Şeffaf Veri: Genç cinayetleri ve şiddet istatistikleri yaş kırılımıyla açık yayınlanmalı.
Çocuğa “bıçak mı, top mu?” sorusunu koyabiliyorsak, kazanırız.
Aileler, Öğretmenler ve Medya İçin Eylem Çağrısı
Aileler:
Çocuğunuzun okul devamsızlığını “önemsiz” görmeyin; ilk alarm zili budur.
Arkadaş çevresini tanıyın, sosyal medya kullanımını takip edin.
Öfke ve şiddet yerine diyalog kurmayı öğretin.
Öğretmenler & Okul Yönetimleri:
Zayıf ya da devamsız öğrenciyi “açık liseye gönder” kolaycılığına kaçmayın. Bu, çocuğu sokağa bırakmaktır.
Riskli öğrencilerle özel ilgilenin, rehberlik servislerini aktif kullanın.
Aileyi çözümün parçası yapın; sorumluluk devretmeyin.
Medya ve Kurumlar:
“Feryat eden anne” manşetinin ötesine geçin, sorunu görünür kılın.
Planlama ve proje üretmek için sorumluluk alın; sessizlik artık lüks değil.
Çetelere parlatıcı isimler takmayın; şiddeti cazip kılmak yerine çıplak gerçekleri anlatın.
Son Sözüm;
Bu mesele sadece bir sokak kavgası değil; çocuklarımızın geleceği. Mikro çeteler büyüyor, model oluyor. Çocuklarımız ya çetenin kanatları altında “asker” olacak, ya da toplumun sunduğu umutla “öğrenci, sanatçı, yurttaş” olacak.
Medyaya da kurumlara da sorumluluk düşüyor. “Yeni nesil çeteler” gibi havalı tabirler, bu karanlık yapıları cazip gösteriyor. Bizim işimiz parlatmak değil; çıplak gerçeği göstermek: Şiddetin ardındaki yoksulluk, çaresizlik ve ihmal.
Avrupa’dan, Amerika’dan, hatta Latin Amerika’nın acı tecrübelerinden ders belli: Kalkan sadece polis değil, aynı zamanda umut.
Şimdi asıl soru şu:
Çocuklarımızı bıçağın gölgesinden defterin gölgesine geri döndürebilecek miyiz?
Yorum yazarak Tekirdağ Bakış Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tekirdağ Bakış hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tekirdağ Bakış editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tekirdağ Bakış değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Tekirdağ Bakış Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tekirdağ Bakış hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tekirdağ Bakış editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tekirdağ Bakış değil haberi geçen ajanstır.
(1)Kale - Yüreğine sağlık çok güzel yazmışsınız teşekürler ellerinize sağlık gönlünüze sağlık gönlünüze sağlık...
Yazılan yorumlardan Tekirdağ Bakış hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tekirdağ Bakış editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tekirdağ Bakış değil haberi geçen ajanstır.