Yeni eğitim yılı başladı. Artık o eski, alıştığımız zil sesi yok. Sessiz bir başlangıç... Ama insan düşünmeden edemiyor: Ziller sustu da zihniyet açıldı mı?
Birinci sınıflar uyum haftasında... Öğretmenler seminerlerde... Velilerse yine aynı umut ve kaygıların arasında. Güzel... Ama mesele sadece bir okul takvimini açmak değil. Asıl mesele, zihinleri açmak. Çünkü zihniyet değişmezse, okulun kapısı açılır ama çocukların ufku kapanır.
Koltuğun Gölgesinde Çocuk Kalmamalı
Şunu açıkça söylemek lazım: Bizde okul müdürlüğü çoğu yerde “güvenli liman” işlevi görüyor. Yıllardır aynı isimler, aynı koltuklarda... Okullar adeta bir işletme gibi yönetiliyor. Çocuk müşteri, öğretmen personel, okul şirket...
Oysa okulun sahibi müdür değil, toplumdur. Müdür; öğrencinin gelişimine rehberlik eden, öğretmenin hevesini diri tutan, velinin kaygısını paylaşan kişidir. Koltuğu korumak uğruna kurulan düzen, çocuğun hayallerini çürüten düzen olur.
Eskiden öğretmenler, “Bir öğrenciyi bile kurtarsam yeter” derdi. Şimdi ne yazık ki, “Açık liseye yönlendirin, sistem uğraşmasın” rahatlığı hâkim. Bu, eğitim zincirini içeriden kemiren en büyük virüs.
Öğretmen: Umudu Taşıyan İnsan
Bu hafta öğretmenler için seminer dönemi. Kağıt üzerinde “mesleki çalışma” ama aslında bir yenilenme fırsatı. Çünkü öğretmen sadece ders anlatmaz; çocukların ruhuna da dokunur.
Ama müdüründen değer görmeyen öğretmen sınıfta ışığını kaybeder. Motivasyonu kırılan öğretmen, dersine ruhunu katamaz. Ve sonuçta çocuk dersten, okuldan, hayattan kopar.
Bir ülkenin en büyük kaybı, hevesi kırılmış öğretmenlerdir. Çünkü umut, önce öğretmenin gözünde yanar, sonra öğrencinin kalbine düşer.
Çocuklar Matematikten İbaret Değil
Hâlâ eğitim deyince sadece matematik, fen ve fizik anlaşılıyor. Oysa çocuk dediğin biriciktir. Kimi müziğe kulak verir, kimi sporda kanatlanır, kimi resimle konuşur. Ama biz hâlâ onları sadece “not” gözüyle tartıyoruz.
Bu yüzden çocuklar daha küçük yaşta kendini değersiz hissediyor. Devamsızlık artıyor, okul terki yükseliyor. Bir ülkenin geleceği sadece doktor ya da mühendis yetiştirmek değildir. Aynı zamanda sanatçıya, sporcuya, ressama da ihtiyaç vardır. Davranışsal eğitim, yeteneklerin keşfi artık lüks değil, zorunluluktur.
Sessizliğin Bedeli
Veriler ortada: Tekirdağ’da 2019’da 2.174 öğrenci yüksek devamsızlık riski altında tespit edildi.
Bunlar sadece rakam değil, kayıp hayat hikâyeleridir. Çünkü okuldan kopan çocuk kısa sürede başka zincirlerin halkası oluyor: iş gücü sömürüsü, akran baskısı, suça sürüklenme…
Bir öğrenciyi okulda tutmak, sadece bir bireyi değil, bir mahalleyi, bir toplumu, bir geleceği korumaktır.
Çözüm: Zihniyet Devrimi
Müdür, koltuğunu değil; çocuğun hayalini korumalı.
Öğretmen, seminer haftasını formalite değil; yenilenme fırsatı görmeli.
Veli, sadece notları değil; okulun iklimini de takip etmeli.
Çocukların çok yönlü gelişimi – sanat, spor, müzik, resim – eğitim politikalarının merkezine alınmalı.
Eğitimin Merkezi Çocuktur
Bir ülkenin zekâ seviyesi, algılama gücü ve yaratıcılığı, çocuklarının aldığı eğitimin kalitesiyle belirlenir.
Çocuğa verilen eğitim sadece bireyin değil, toplumun geleceğini de şekillendirir.
Sorulması gereken tek soru şudur:
“Bu karar, bu tutum, bu sessizlik çocuğun hayalini, yeteneğini ve geleceğini nasıl etkiliyor?”
Son Sözüm:
Ömrünü bu ülkenin evlatlarının iyi yetişmesine adamış Yönetici ve Öğretmenlerimize selam olsun. Onların emekleri kutsal. Sözümüz sahibini bulacaktır elbet. Bize gelen şikayetleri de, verileri de biliyoruz. Okul başarısındaki ve okul terklerindeki sebepleri de.
Artık hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız:
“Benim sessizliğim, hangi çocuğun eğitim hakkını eksiltiyor?”
Biz sesimizi yazıya döktük; sıra il yönetiminde, ilçe yönetiminde, müdürlerde, velilerde…
Eğer koltukları korumak için sustuğumuz her meselede bir çocuğun hayali soluyorsa, kaybettiğimiz sadece eğitim değil; geleceğimizdir.
Yorum yazarak Tekirdağ Bakış Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tekirdağ Bakış hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tekirdağ Bakış editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tekirdağ Bakış değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Tekirdağ Bakış Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Tekirdağ Bakış hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Tekirdağ Bakış editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Tekirdağ Bakış değil haberi geçen ajanstır.